Türkiye'nin 2. Yüzyılında Yüksek Teknoloji için Eylem Çağrısı Raporu

Türkiye’nin 2. Yüzyılında Yüksek Teknoloji için Eylem Çağrısı | Nisan 2023 32 Elektrikli araçların içten yanmalı araçlara kıyasla değişen ve azalan parçaları otomotiv yan sanayisinde, elektrikli araçların daha az bakıma ihtiyaç duyacak olması ise satış sonrası hizmetlerde gelirin önemli ölçüde düşeceği endişesini yaratmaktadır. Üreticiler yeni gelir kalemleri yaratmaya başlasa da, bu gelirden Türkiye otomotiv değer zinciri oyuncularının ne kadar pay alabileceği belirsizliğini korumaktadır. Özellikle global değer zincirlerine en çok entegre olduğumuz alanlarda gerçekleşecek bu dönüşüm, GSYH’ımız içinde önemli bir payı olan otomotiv sektörünün geleceği için kritik bir dönemeçte olduğumuzu göstermektedir. Bağlantılı araç konfigürasyonları tüketicilerin araçlarını kullanma ve deneyimleme biçimlerinde değişikliğe yol açmakta, üreticilerin müşterilerine sürüş yolculuğunun tamamında dokunabilmesini sağlamakta ve böylelikle yeni iş modeli fırsatları yaratmaktadır. Bu araçların yakın gelecekte dinamik servis planlaması, uzaktan arıza tanımlama, arızalara anında çözüm önerileri üretme ve yakıt verimliliği gibi konulara yüksek hakimiyet imkânı sunmasıyla otomotiv pazarında yeni oyun alanları açması beklenmektedir. Telematik teknolojisi ve 5G altyapısıyla birlikte, aracın teknik verileri, sürücünün davranışları ve lokasyon bazlı veri anlık olarak toplanabilecek ve bağlantılı araçların sağladığı veri, kişiselleştirilmiş hizmetlerin de yükselişiyle birlikte kritik bir kaynak haline gelecektir. Bunun bir örneği ise Nisan 2023’te Türkiye piyasasına giriş yapan elektrikli otomobil üreticisi Tesla’nın, gelişmiş otopilot özelliklerinden faydanılabilmesi için araçlarında yerli SIM kartlar kullanacak olmasıdır. Otonom araçlar mobilitedeki dönüşümün son halkası olarak görülse de, sektörü bırakacağı etkinin yıkıcı olacağı düşünülmektedir. Farklı sürücü destek sistemi teknolojileriyle şu anda da yaygınlaşmaya başlayan otonom araçlar, full otomasyon seviyesine geçildiğinde robo-taksiler, robo-servisler oluşmaya başlayacak ve şehir mobilitesini bugünden çok farklı bir noktaya taşıyacaktır. Mobilite değer zincirinin her bir unsurunu ayrı ayrı etkileyecek olan otonom araçlar, kazaların minimum seviyede gerçekleşmesiyle servis ve sigorta gibi sektörleri temelden değiştirecektir. Otomotiv sektöründeki bu değişim ve yeni mobilite trendleriyle birlikte, sektöre giren teknoloji odaklı yeni araç üreticileri tüketiciye yakın temas halinde olarak müşteri verisinin ve müşteri odaklı hizmet dönüşümünün önemini sektöre göstermeye başlamıştır. Artan üretim maliyetleri, düşmesi beklenen satış sonrası gelirleri ve bayiler ile paylaşılan kâr marjlarına ek olarak, rekabette de zorlanmaya başlayan geleneksel otomotiv üreticileri, tüketiciler ve tedarikçiler için hâlihazırda vazgeçilmez konumda bulunan dijital satış kanalları ve e-ticarete yönelik önemli adımlar atmaktadır. Bayi ağlarından beslenen geleneksel iş modellerinin otomotiv üreticileri tarafından dönüştürülerek, satışın doğrudan satış kanalları ile çevrimiçi olarak gerçekleştirilmesi ve mevcut bayi ağlarının deneyim merkezleri ve servis noktaları olarak konumlandırması beklenmektedir. Bu da distribütörler ve bayiler için, iş modeline göre değişmekle birlikte düşen gelirler ve dönüşen iş yapış şekilleri anlamına gelebilir. 30 Deloitte, The Future of the Automotive Value Chain | 2025 and beyond 2025 yılında gerçekleşen sıfır araç satışlarının %20’sinin çevrimiçi satış kanallarından olması bekleniyor. 2021 yılında satılan yeni araçların %2’si tamamen çevrimiçi olarak satılmıştır ancak 2025 yılında bu oranın %20’ye çıkacağı tahmin edilmektedir. 30 Volvo 2030’a kadar portföyündeki tüm araçları çevrimiçi satmayı hedeflerken BMW ve Mercedes bu oranın %50 olmasını hedeflemektedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NDE5MDI=